25 Mayıs 2012 Cuma

BİRAZ KÜL, BİRAZ DUMAN

Gene geçti günler ve ben yazı yazamadım.Tüh, öğle pişmanım ki  boşa geçen zamana...Bu sefer konu bolluğundan böyle oldu zannederim.Halbuki ben atlamamalıydım hiç bir şeyi.Şöyle dostlarla içilen demli çay gibi anlatmalıydım, hasretine kavuşan gibi anlatmalıydım, kuru toprağa dökülen ipincecik yağmur gibi, sıcak yaz günü serin sulara atlamak gibi kana kana anlatmalıydım ... Ama her şey her zaman yolunda gitmiyor işte.Sevinçler hüzünlere katılıyor da neye sevindiğini bile unutuyorsun.Aklının bir yerinde bir sevinç var ama , onu hatırlıyorsun, onunla yetiniyorsun.
    Önce evlat hayırlısı ile askerliğini bitirdi ana-baba ocağına döndü.Darısı kavuşma bekleyen bütün hasretlere kısmet olsun.Üstelik bir de takdir belgesi ile.Çok mutlu olduk, gururlandık. Ondan alışıktık okullarından aldığı bu belgelere , bu da onlardan biriydi.Tebrik ettik genç adamı.Yakın akraba, eş dost ziyaretleri, uzaktakilerin geçmiş olsun telefonları ile geçti hafta.Ne güzel geleneklerimiz var.              
   
    Sonra evdeki küçük genç adamın sınav maratonu... Hepimizi bir telaş aldı, paşamız rahat.Böylesi daha iyi belkide.Şarkı dinleye -söyleye hazırlanıyor, pür neşe...
  
   Keşki hayat hep böyle aksa gitse.Olmuyor. Yakın iş arkadaşlarımdan birinin kötü hastalık olma ihtimali olan durumunu haber aldım.O an ne düşündüm biliyor musun, dedim ki hayat bir mayın tarlası... Ayni böyle.Hangimizin ne zaman mayına basacağı belli değil.Bu gün o , sonra kim bilir hangimiz... Yarın erkenden yola koyuluyoruz, komşu şehirdeki ameliyatın gerçekleştiği büyük hastanelerden birine gitmek için.Halbuki daha geçen ay diğer bir arkadaş için kendimi  ne kadar  zorlayarak hastaneye gitmiştim. Hayatım hastalığı bol bir ailede geçtiğinden hastane ortamları beni  gerer, hem de çok gerer.  .Bu hastalıklarda ameliyat sanki teşhis şekli.Yıpratıcı bir yolun başı.Tüm hastalara ve arkadaşıma  da derman diliyorum .
 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder