26 Mayıs 2013 Pazar

ŞİİR -TÜRKÜ VE DAYANIŞMAGECESİ



       Şu çağın melun hastalığı ne de çok yaygınlaştı…Her gün bir dostun onun kıskacında olduğunu duymak çok üzücü.Ama yapacak bir şey yok, zamanında toplumlar vebayla,tifoyla, veremle çok mücadele etmişler .Şimdi de bu …Adını anmak bile istemiyorum. Direnmek, mutlu olmak, el ele vermek, birbirinin sıkıntısını üzüntüsünü paylaşmak ve daha bir sürü güzel şey yapmak gerekiyor mücadele için . İnsanlık adına. Kimin ne zaman başına geleceği de belli değil. Bunun için de başta toplum barışı şart. Sonra da yakınımızdakilerin sorunlarına duyarlı olmak. Tam çare olamasak da bir nebze rahatlatmak bile yeterli olabilir bazen…

        Geçen gün yine  çok sevdiğim bir dostumun bu illet ile mücadele içinde olduğunu öğrendim. Sevgili Rahime’nin ameliyat ile bir memesinin alındığını , kemoterapi tedavisi almaya başladığını….Durum bildiğiniz gibi…Ama bilmediğiniz bir şey var. Rahime’ nin ve eşinin can dostları onlara bu mücadelede yalnız olmadıklarını anlatmak için bir gece düzenlediler.’’ Yaza merhaba- Şiir-türkü ve Dayanışma Gecesi’’ Ama ille de DAYANIŞMA. Altı çizilen buydu gecede. Herkes ne amaç için orada olduğunun bilincinde, gayet nezih, vakur, dostluk teneffüs ettiğimiz bir gece oldu.

      Maşukiye Cevizdibi Restaurant bizim için itina ile hazırlanmıştı. Gazeteci-yazar Mustafa KÜPÇÜ kısacık ama çok anlamlı bir konuşma ile açtı geceyi. Şehir Tiyatrosu Sanatçılarından harika Nazım şiirleri dinledik. Hele Funda İLHAN’ ın okuduğu şiirin , tam yaraya parmak bastı… Saz ve ses sanatçılarından nefis, insanın içine işleyen türküler… Kimi zaman hüzünlendik, kimi zaman neşelendik. Kısacası insani duygularımızla çok güzel bir gece yaşadık. Hiçbir  sponsorun adı bile anılmadı.Tüm gelirin aileye aktarılacağını biliyorduk, belki yaralarına bir nebze merhem olur düşüncesiyle. Ama esas olan dostluk ve dayanışma

          Bu resim çok iyi çıkmamış, ama sevgili dostumla olan tek resmimiz.Onu fazla yormak
          istemedik.            


.




       Sevgili dostum , çalışkan, disiplinli ,kibar, saygılı, harika örnek insan, küçücük bedeninde kocaman bir yürek taşıyan kadın, iyi anne, sevgili eş…Sakın umutsuzluğa kapılma.Hepimiz yanındayız.Seni seviyoruz, diren ve kazan .

15 Mayıs 2013 Çarşamba

GÖZGÜ RESİM SERGİSİ



        Her zamanki gibi yine Kadıköy İskelesinde buluştuk bizim gurupla. Bu sefer gurup bir yol arkadaşı eş ve bir erkek evlattan oluşuyordu.Genç adamın dersten çıkmasını bekledik baba ile beraber.Sonra yola koyulduk.Bu arada ben de bir taraftan hem İstanbul’ u yaşıyorum, hem de İstanbul’ u tanıyorum.Tam flört  evresindeyiz anlayacağın.

         Kadıköy İskelesindeki çiçekçilerden istediğim renklerde bir buket çiçek aldım. Tam zamanında  vapura yetiştik, püfür püfür esen rüzgara karşı neşeli bir güneş de bize eşlik ediyordu. Çabucak Kabataş' a  ulaştık. Fünkilerle bir çabukta Taksim’e çıkıverdik. Genç adam bana ıslak hamburger ikram etme konusunda ısrarlı olunca, kıramadım.Kızılkayalarda ıslak hamburger yedik. Laf aramızda pek damak tadıma uymadı. Daha da yemem…Neyse , biraz İstiklal Caddesinde gezindik.Fitaş Sineması, Atlas Pasajı, illaki Emek Sineması…Bütün yüzünü bina resmi olan bir branda bezi ile kapatmışlar, arka tarafta başka bir tarih yazılmakta  anlaşılan…Nevizade’ nin oralardaki dar sokaklar….Rastgele ama titizlikle teftişimden geçtiler…Taksim Meydanı hakkında hiçbir şey yazmak istemiyorum, sadece içimiz acıdı diyeyim o kadar…

          Sonra davetiyede yazılan adres arandı,bulundu.Tam Taksim gezi parkının karşısındaki caddeymiş aradığımız adres. Mete Caddesi Yeni Apartmanı Kat üç, Atatürk Kültür Merkezi’ ni sağına aldığında üçüncü binanın üçüncü katı.Sevgili halam, emekli öğretmen & ressam sanatçı Suna TAŞKENT’ in GÖZGÜ isimli resim sergisi. ‘’Gözgü’’ ne anlama geliyor diye sordum halama, içten gelen yansıma demekmiş. Bu resimler halamın ruhundan ,içinden gelen yansımalar … Bizleri kapıda karşıladı heyecanla, her zamanki gibi güzel,bakımlı…Gurur duyarak gezdik sergiyi.










        
         Mutlu oldum, içinden ne güzel şeyler yansımış halacım…Ellerine, emeklerine sağlık… Sergi on gün süre ile ziyaretçilerine açık kalacak.Uygun olanların , ilgilenenlerin bilgisine…

3 Mayıs 2013 Cuma

DEĞİŞİK BİR KONSEPT









          Bu günlerde ürettiğim ürünlerde değişiklik yapmak istedim.Bazen kafa dağıtmak için böyle yapıyorum.Onun için bu son ürettiklerim, oyuncaklarımdan yola çıkarak oluşturulan değişik çelenkler.Sevgili Arzu bana ‘’ neden bizde çelenk kültürü yok, bunu biz yapsak ‘’ dedi.Buradan yola çıktık.


 
         İlk önce Sapanca dağ-tepe elden geçirildi.Taze sarmaşıklar toplanıp çelenk şekli verildi. Laf aramızda hiç düşündüğüm kadar kolay olmadı bu iş.Ellerin ve etraf batıyor bir kere.Ama olsun sanat için her şeye varım!... Bu çelenklerin, mutfak,bahçe, balkon, teras için olmasını düşündüğüm için tavuk & horoz konseptine karar verdim.Bundan sonrası kolay, oyuncaklar gibi aynı. Gösterişli  bir horoz, kara bir tavuk işimi görecekti.Hemen işe koyuldum.Bir çabukta bitti.İş tanzimine gelince , biraz uğraşınca o da oldu.Şimdilik iki tane yaptım. Bundan sonra diğerleri gelecek.





       
         



        Daha sonra aklıma çaydanlık kılıfı yapmak geldi.Elimde daha önce yaptığım bir örnek vardı.O modeli biraz değiştirdim. Yeşil-beyaz puanlı keten kumaşın üstüne altında yumurtaları olan bir tavuk aplikesi yaptım.İçini elyafla kaplayıp astarladım.Bunu masaya getirdiğin sıcak çaydanlığın üstüne geçirdiğin zaman çay uzun süre soğumuyor.Masada yarattığı estetik de cabası…

         Aynı yeşil-beyaz puanlı kumaştan 50X135 santim büyüklüğünde bir ranır diktim.Her iki kenarındaki 25 santimlik beyaz keten kumaş üstüne uygun kumaşlardan ikişer tavuk şekli aplikesi yaptım ve astarladım.



       Düşün şimdi, bu çelenkler,çaydanlık sıcak tutucusu ve tavuk aplikeli masa örtüsü.Bir çardak,balkon,mutfak bunlarla ne kadar neşeli olur kim bilir?...