27 Ocak 2011 Perşembe

MODERN KEDİ YASTIK


KEDİLER SERİSİNİN üçüncü üyesi MODERN KEDİ YASTIK.Garfield ve Puanlı Kedinin arkadaşı.Sırasının gelmesini bekliyordu uslu uslu .......Meraklı,radar gibi açtığı kocaman gözleri ile etrafı tarıyor.Birşey kaçırmamak için.Kuyruğunu kıvırmış,koltuğun tepesine tırmanmış etrafı kolaçan ediyor.Belliki yine yaramazlık peşinde.....Bu haliyle bu istersen salonda bir koltuğa,oturma odasında bir kanepeye ya da çocuk odasında yatağın üstüne yayılabilir.İstersen başının altına al,mırıl mırıl mırıltısını hayal et,uykuya dal.Bak dinle mırltısını duyuyorsun dimi....Kedilerin mırıltısını ancak onları çok sevenler duyarmış.......

23 Ocak 2011 Pazar

UYKUYA HAZIRLANAN YAVRU AYI


YAVRU AYI' NIN uykusu gelmiş.Bütün bebekler gibi uykusu gelince huysuzlaşıyor.Hemen uykunun kollarında mışıl mışıl uyumak istiyor. Ama anne ayı da yiyecek toplamaya gitmiş.Napsın şimdi yavru ayıcık,benden rica etti.Ben de elini yüzünü yıkadım,  uyku kukuletasını  ve pijamalarını giydirdim, şimdi de uyutucağım.Uyumadan önce bir de resmini çektim
buraya koymak için.Biraz mızmızlandı,bebek ya ....Yatırdım,üstünü örttüm, biraz da ninni söyledim hemen uykuya girdi.Şışşşşştttttttt ses etmeyin,YAVRU AYI uyuyor...


14 Ocak 2011 Cuma

YA DA BANA ÖYLE GELDİ..........








 Parlak bir kış güneşi vardı,kışa inat ilkbaharı hatırlatan.Hava bahar gibi sıcağı müjdelemiyor,''birazdan soğuyacağım,bana çok güvenme '' der gibiydi.Ama olsun,anın tadını çıkarma yaşlarındayız biz......Önce uzun sarı kanatlı bir kuş geçti önümüzden. Keyifle süzülüp ilerdeki taşların üzerine kondu, ''peşimden gelen var mı '' diye bakan kızlar gibiydi.Ya da bana öyle geldi....Biraz ilerde bir serçe ,sürüsüne katıldı.Zannederim ailesini ya da arkadaşlarını bulmuştu.Ya da bana öyle geldi.....Daha ilerde denizin üstünde bir

dalgalanma vardı, bir karabatak dalmış zannettik.Yaklaşınca anladık ki ,kaya parçasına yosun dolanmış,su çırpındıkça dalgalanma oluyordu......Kıyıdan biraz açıkta karabataklar, kendilerine göre bir düzen içinde kalabalıkça bir topluluk gibi turkuaz rengi denizin üstünde süzülürcesine ötelere gidiyorlardı.....Gizli bir mesajı paylaşır gibi...Ya da bana öyle geldi....Biraz daha ilerleyince sazlıklar çıktı karşımıza....Bir sırrı paylaşr gibi omuz omuza vermişlerdi.Hafifçe esmeye başlayan ikindi rüzgarında bir o yana bir bu yana eğilmeye başladılar.Belki de köklerinden kopmamak için rüzgara boyun eğiyorlardı.Ya da bana öğle geldi.... Bir kış öğleden sonrasında deniz kenarında yapılan yürüyüşte benim açımdan görülenler bunlardıAynı yerde bulunan bir başkası belkide bambaşka şeyler görmüş olabilir.Hayat böyle birşey olmalı,görünenin ne olduğu değil,bakanın gördüklerine yüklediği anlamlar önemli.

12 Ocak 2011 Çarşamba

GECENİN MÜZİĞİNDEN GÜNDÜZ MÜZİĞİNE





Akşamdan telefon etti, ''sabah seni kahvaltıya alıcaz,kahvaltı sonrası yaparız bişeyler,aşağıdan zili çaldımmı inersin dedi'' itirazımı dinlemeden kapattı telefonu. İstek ve birazda '' emir'' iletilmişti işte.Ben biliyorum,bütün amaçları beni yalnız bırakmamak ve benim işime yaramak.Ben de biraz nazlandım ama dinleyen mi var,O telefonu kapamıştı bile ben itirazlarımı sıralarken.Sabah dediğini yaptı,tam saatinde aşağıdan zil çalıyordu....Hemen çağrıya uydum,jet hızıyla solfej kitabımı ve notalarımı aldığım gibi aşağıya ışınlandım.....Ev mis gibi taze demlenmiş çay ve simit kokuyordu.Salondaki masada üç kişilik kahvaltı hazır bizi bekliyordu.Hiç naz yapacak hal kalır mı adamda,tatlı bir sohpetle koyulduk  kahvaltıya.Çok yemek değil derdimiz,çokça sohpet ve dertleşmek.Bahsi geçen benim KIRK YILLIK DOSTLARIM' dan ERİBE  ve onun sevgili eşi edebiyat öğretmeni ve atadan müzisyen Fevzi...Bir araya geldik mi kederlenmek ve kötü olaylardan bahsetmek yasaklanmıştır hepimize Fevzi tarafından....Herşeye rağmen hayat daima 9/8' lik yaşanacaktır.Kural bu.Onların yanındaysan,uymak zorundasın bu kurala.Doğrusu bu kural bizleri de mutlu ediyor.Neden onlara giderken solfej kitabımı ve notalarımı aldığımı anladın mı.....Ayni yaramaz arsız çocuklar gibi,belki Fevzi çalışmalarımı denetler düşüncesiyle....Halbuki benim güzel dostlarımın '' kahvaltıdan sonra yaparız bişeyler'' dedikleri de buymuş.Eribe yılların öğretmenliğinin verdiği alışkanlıkla usul vurarak bana yardımcı olurken,Fevzi udunu getirdi.Öğle bir okşadımki udun karnını,sanki oda beni duydu.Ben doymak bilmez öğrenme açlığımla iki saata yakın kafalarını şişirmiş olabilirim do'du ,fa'dı, sol'dü derken.....Bütün acemiliğimle ,onlar bende ışık olduğunu vurgulayarak beni yüreklendirdiler.Fevzi kibarca ''sol'' sesini çok iyi çıkaramadığımı ve bana '' sol düdüğü'' alacağını söyledi.......Sol düdüğünün ne olduğunu bilmiyorum,sorma,görünce sana da anlatırım.Bütün cahilliğim ortaya çıkmasın diye hiç sesimi çıkarmadım zaten......İşte böyle can dostlar bana katlandılar bugün,ben de önceden onlara müziğe ilgi duyduğumu,yardımlarına ihtiyacım olduğunu anlatmak için falan GECENİN MÜZİĞİ adını verdiğim bu yastığı yapmıştım.Adım Hıdır,elimden gelen budur misali.Siyah polar üstüne beyaz polardan sol anahtarı ve notalar aplike ettim.Can dostlar,mesjı hemen aldılar.E n sıkıntılı zamanlarda edindiğim müzik hobimi geliştirmek için ellerinden geleni yaptılar.Şimdi soruyorum sana varmı sende böyle dostlar.DOST BAŞINA BÖYLE DOSTLAR...........

11 Ocak 2011 Salı

BEBEK FİL


Siz onun fil olduğuna bakmayın,hepsi hepsi 25-30 cmlik bişey daha....bebek dedik ya konsept,buda o takımdan.Yani tonlarca ağırlıktaki filin minik bir yavrusu işte.Blogtaki diğer oyuncakların arasına katılıp oyun oynamakmış bütün derdi....Kaybolursun,annen arar,merak eder dedim anlatamadım.....O zaman '' gel boynuna bir kurdele bağlayayım da annen seni kolay bulsun'' dedim.Kabul etti,elimde güzel parlak bir turuncu kurdele vardı,uslu uslu durdu,bağladık.Zaten çok yumuşacık,sakin,uslu mu uslu...Senin çocuk yaramaz mı ,bu bebek fil umuyorum ki onu da sakinleştirir.

3 Ocak 2011 Pazartesi

KIRK YILLIK DOSTLUK........

Artık adet haline geldi sanki....Yılın son akşamı köydeki evde hepberaber olunacak ve gece yarısı manzarası göle hakim evden havai fişek gösterileri seyredilecek.Diğerlerinden o geceyi ayıran bir bu farklılık olacak.Şöminenin alevleri,dostça sohpetler,sıcacık arkadaşlıklar hepsi ayni....O kadar da farklılık olsun,biten,ellerimizden kayıp giden koca bir yıl,dile kolay.....Bu yıl da ayni ritüel tekrar etti....Benim bahsetmek istediğim evsahibi KIRK YILLIK DOSTUM Eser....Bu gün O' nu anlatmak istiyorum....Tanıştığımızda ikimizde ergenlik eşiğinde iki küçük kız çocuğuyduk...Orta okul ve lise yıllarımızda kimi zaman aynı sıraları paylaştık.Okullar,evlilikler,çocuklar.....yıllar sular seller gibi aktı geçti.Ben her başım sıkıştığında bir sığınak gibi O' na sığınabildim.N e muhteşem bir duygu bir bilsen.O herzaman ölçülü,saygılı,çokça dost,bilgili tam bir güvence,sırtımı dayayabileceğim güçlü bir sevgi duvarı....Eser hayırlı bir evlat,iyi bir eş ve anne,akademik kariyeri olan bir doktor ve tam bir sanatçıdır.Burda akan sular durur,elini sürdüğü herşey başkalaşım geçirir,güzel bir hal alır...Emekli olduktan sonra kariyerine ressamlık,nakkaşlık,iç-dış mimarlık,bahçıvanlık ve aklına gelebilecek bilumum güzellikleri ekledi.Yine ritüel haline geldiği üzre el emeği ile yılbaşı hediyeleri hazırlamıştı hepimize.Hatta Eribe' ninki de kendisine ulaştırılmak üzere bana emanet edildi.Bak bu bana yaptığı, el altında olmasını istediğim eşyaları toplayabileceğim el yapımı bir kutu..Alt tarafı ve kapağının etrafı elişi dantel.Tamamen kendi tasarımı,üstündeki bordo fiyonk ve bordo-bej çiçeklerle kapak süslenmiş.İçinde ayrı bir kutu,kutunun üstünde yılbaşı kartı,içinde de ayrıca spa sabun,el havlusu,sabunla aynı renkte bir lavanta torbası ve küçük bir pembe mum.....Ne kadar hoş bir düşünce,tam Eser' e yakışır şekilde..Her karşılaşmamız süprizlerle doludur.Bu seferki süpriz buydu.Çok mutlu oldum ve kendimi şanslı buldum.Sağol ESER,hep yanımızda ol,yeni bir şeyler üret seni örnek alalım.Ama ben gerçekten çok şanslıyım,yok canım buna şans denmez ben düpedüz çok zenginim.ESER gibi dostlardan bende birkaç tane daha var.Herkese kısmet olsun inşallah,








Muzicons.com