18 Mart 2012 Pazar

SEN DE BEN KADAR ŞAŞIRIR MIYDIN ACABA?..

Pazar sabahı uyandığımda hava  günlük güneşlikti. İyi ama ben çok hoşlanmadım o gözümün içine giren güneşten.  Bünye alıştı pusa, kışa,kara.Fazla lüks geldi parlayan güneş.Neyse kahvaltı falan derken öğlene doğru çıktık evden,alışılmış pazar alışverişi,yürüyüş, gezme  falan için.Önce alacaklar bitsin de rahat gezeriz diye şehirdeki büyük alışveriş merkezlerinden birine gittik.Her seferinde söylenerek çıktığım bir yer burası. Niye giderim bilmem...Giriş kapısının hemen önündeki elektronik geçiş yerine geldik. Bizden önce üç kişilik bir aile elektronik  kapıdan bile geçmeden, yan taraftan  ellerini kollarını sallayarak mağazaya girdiler.Ben ve eşime sıra geldiğinde kapıdaki koruma hanım o kapıdan geçtiğim yetmiyormuş gibi beni durdurdu,çantanızı kontrol edeceğim dedi. Hiçbir zaman bu kontrollerden rahatsız olmayan bilakis görevlilere teşekkür eden birisiyimdir.Ama bu farklı uygulamayı anlayamadım.Görevliye önden gidenler kapıdan bile geçmedi,benim çantamı niye arıyorsunuz diye sordum.Cevap " o astsubay,onlar ,polisler ve eşlerini kontrol etmeyiz" oldu.Doğrusu çok kırıldım.Ben ve eşim toplam bu devlete 56 sene hizmet etmişiz.Potansiyel suçlu muamelesi görüyoruz.Böyle saçma bir uygulama olamaz.Bence herkes eşit, elbette gerekiyorsa hepimiz o elektronik kapıdan geçip,çanta v.s. kontrol edilir.Biz bu memlekette yeşil ışıkta bekleyen Cumhurbaşkanı da gördük çok şükür, astsubaya özel muamele yapan -yaptırılan- güvenlik görevlisi de.Ya yöneticilerin verdiği talimat yanlış algılandı veya güvenlikçi hanım çok işgüzardı veya ......

14 Mart 2012 Çarşamba

PEMBE DANTEL BULÜZLU BEBEK

     
                 Epey uzun zamandır bebek yapmamışım.Bu gün bunu yapmak istedim.Bir isim aradım ama bulamadım.İsmini sen koyarsın artık. Aslında bir şeye isim vermek çok güzel,ama ben yapamadım.Hoş gör sen.


           Önce büyüklüğüne karar vermeliydim.Bundan öncekiler  bundan biraz daha büyükçeydi.Bu 38 cm kadar.Azıcık tombul gibi oldu. Olsun,giysiler bol da ondan tombul gözüküyor.))) Başı,gözü,elleri, ayakları,ayakkabıları derken sıra elbisele geldi.Ben çocuklarda çocukça kıyafetten yanayım.Bakma bu kızın bulüzu dantel ama etek tam bebek işi.Ölçülerini aldım,eteği diktim.Dantel ve kurdelelerle de süslemeye doyamadım gördüğün gibi.Saçlar her zamanki gibi oldukça uğraştırdı.Veeee,ortaya bu güzel kız çıktı.Şimdi kısmetini bekliyor.




10 Mart 2012 Cumartesi

OYUN KÜPLERİ








       

                  Geçen haftaki üretimlerim den bazısı bunlar. Bu oyun küpleri. Her yüzünde başka bir hayvan aplikeli .Fil,  zürafa, maymun, kurbağa, ayı, su aygırı . Özellikle 0-3 yaş bebelerini düşünerek hazırladım.İçi  kaliteli silikon elyafla dolu,yumuşacık.Tamamen el dikişi.Her bir ayrıt ve hayvan figürleri elde  basit iğne oyası tekniği ile sabitlendi.Küçük bebeklerin oyun saatlerini şenlendirecek ,onlara hiç zarar vermeyecek, ayrıca  bu vesile ile bazı hayvanları tanımış olacak. İki kardeş veya arkadaşı ile beraberken top yerine de kullanılabilir.Daha ne olsun.....






4 Mart 2012 Pazar

BİR OYUN SEYRETTİM...KENDİME GELEMİYORUM...

  
Yazmalıyım,yazmalıyım hemen yazmalıyım...  Uzun zamandan beri , bilet bulamadığımız için gidemediğimiz oyuna bu gece bilet bulduk,gittik,seyrettik,biraz önce eve geldik ama " kendime " gelemiyorum hala...Her zaman derim,tiyatro sinemanın bir adım önündedir benim için. Bu oyunun filmini daha önce seyretmiştim. Etkilenmiştim. Ama şimdi çarpıldım açıkçası. Önce sanatçıların performansları üstünde durmak isterim. Kısacık boylu,cılız bir adam olan Barış FALAY  , sahnede " devleşti" resmen.Of of o ne emek ,ne gayret anlatmak zor. Biz seyircileri oyunun içine dahil ettiler adeta.Hele ikinci perdede oyuna öyle konsantre olmuşuz ki alkışlayamadık bile.  Tek tek hepsinin  özel isimlerini bilmiyorum, her birinin yüreğine,emeğine sağlık.Ama "kekeme" rolünü,"kızılderili" rolünü ,"başhemşire " rolünü oynayan  sanatçılar çok etkileyiciydi. Arada sahneye şöyle genel olarak bakmak istediğimde, dikkatimi tek bir oyuncu üstüne toplayamadım.Çünkü sahnenin her bir karesi ayrı bir tiyatro sahnesi gibiydi. Bence oyuncular özel insanlar,biz sade suya insanlar bir tek kendi hayatımızı yaşarken bu dünyada, onlar her oyunda başka 
hayatlar yaşıyorlar, yaşatıyorlar. Bu yaradanın kayırmasıdır, kişisel zenginliktir, farklılıktır.



  Oyunun adı  KAFESTEN BİR KUŞ UÇTU. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Süleyman Demirel Sahnesinde oynandı.  Biz bu oyunu GUGUK KUŞU ismiyle filmini seyretmiştik daha önce hatırlarsan.Olay, bir akıl hastanesine yeni bir delinin gelmesiyle başlıyor. Deli kimdir? Dışarıdaki toplumun  bir kesiti mi ? Delileri sistem mi yaratıyor? Kim deli, kim akıllı?...Bunları düşünerek kafalar afallamış bir durumdayız hepimiz.Kendime göre çıkarımım: Her şeye rağmen, hepimizin bıçak sırtı durumları olabilir.Akıl hastanesine işi vardırmadan, etrafımızdakilere dikkat edelim.Sevgi,ilgi,alaka,bazen sadece bir merhaba..Sistemin dişlileri arasında ezilmeden ...