25 Ocak 2013 Cuma

HAYALLER VE YEMEKLER



                Acele etmeliyim, elim ayağıma dolaşmadan sırasıyla işlerimi bitirmeliyim. Çocukların sevdikleri yiyecekleri hazırlamam zaman alıyor,ama olsun zevkle yapıyorum.Önce tatlılardan mı başlasam yoksa tuzlulardan mı? .   
                Bak bunu küçükken babası da çok severdi, küçük oğlanın iki yaşındaki kızı var ya o da bayılıyor. Kilo almalarını istemiyorum, çocukları büyütürken bilemedik, yesinler diye çok ısrar ettim ,bir öğün atlasa ölecekler sanıyordum.Şimdi öyle düşünmüyorum, ama yine de iştahla yemeleri hoşuma gidiyor.
                Bu pasta gibi şeyin tarifini bir arkadaşımdan  almıştım yıllar evvel. Adını söylemişti, şarlot mu ne öğle bir şeymiş işte. Bal gibi kremalı pasta, uyduruk isim koymuşlar. Önce kremasını hazırlamalıyım; bir litre süte üç kaşık un, bir su bardağı toz şeker, iki-üç yemek kaşığı kakao karıştırarak pişirilecek. Sonra içine fındık , ceviz evde buna benzer ne varsa katılacak. Ben biraz da limon veya portakal kabuğu da koyuyorum. Şimdi hazır pasta altlıkları varya onların bir katını ikişer santimlik küpler halinde kesip, servis yapacağın kabın içine alacaksın. Üstüne hazırladığın kremanın yarısını döküp fazla hırpalamadan hafifçe karıştıracaksın. Sonra diğer kat pastaban için de aynı küp şeklinde kesme işi ve kalan kremayı döküp yine nazikçe halledeceksin. Sonra çukulatalı hazır sosu iki bardak süt ile pişirip sıcakken hepsinin üstüne dökeceksin. Ben çocukların daha hoşuna gittiği için muz ve portakal ile süsledim. Göründüğünden daha da lezzetli inan ki.
            
                Büyük oğlanın bu sene okula başlayan oğlu da aynı babası gibi, sessiz,akıllı, huzurlu, halden anlayan bir büyük insan sanki. Yavrum, küçük adamım benim babaannesinin arkadaşı… O da açmayı çok sever. Yapmaz mı babaannesi ona.İşi biraz  uzun ama olsun, paşam mutlu olsun. Aslında kendime söz vermiştim, çocukları yemekle ödüllendirmeyeceğim diye. Zaten acıkınca ,istediği kadar yer  ama bu alışkanlık ne zor bir şey….Olsun burası ata evi, burada biraz şımarılacak… 
         
                Şimdi açma için yaklaşık altı bardak elenmiş unun içine ,bir paket kuru maya, bir su bardağı sıvı yağ ( çok ama, her zaman yapmıyorum zaten..) çeyrek su bardağı toz şeker, iki yumurta beyazı (sarıları üstüne sürülecek), bir şişe maden suyu, bir tatlı kaşığı tuz. Bütün malzemenin oda ısısında olması gerekli. Karıştırılacak ama yormadan, kibarca şöyle. Üstüne bir bez örtülüp bir saat kadar dinlendirilecek. Bu malzemeden benim tepsilerime göre on iki tane çıkıyor. Yine kibarca hafif genişlet içine eritilmiş tereyağı sür, kıvır ve simit şekli ver, üstüne yumurta sarısı , susam, çöretotu serp bir saat daha beklet. Isıtılmış fırında l5-18 dakika kadar pişir. Pastanelerde satılanlar havasını alır , öğle güzel olurlar kiii…Tosunum bayılır .
         
                Gelinleri de nazlamak lazım. Oğullarımı seviyorlar, sayıyorlar, çocuklarına iyi bakıyorlar daha ne isterim. Ben de onları gönüllerim elbette. Büyük gelin kuru köfteyi sever, yavrum çalışmaktan her zaman yapamıyor. Onun için yapmaz mıyım. Zaten çok da kolay. , hazır olunca atıştırmak hoşuna gidiyor .Bildiğin köfte malzemeleri, kıyma,soğan, karabiber, kimyon, biraz acı biber, tuz, maydanoz hepsi bu.Yoğurdum mu tamam. Bunları ceviz iriliğinde alıp avuç içi ile şekillendirip, bol yağda tavayı sallayarak kızartıyorum. Tamam işte hazır, maksat birine değer verdiğini hissettirmek.
     


Aman eksik              olmasın , küçük gelinde un kurabiyesini çok sever.Bunu da çok uzun yıllar önce kıymetli Güzin arkadaşımdan almıştım tarifini. Büyük oğlum da bayılır. 
        
               Dokuz kahve fincanı elenmiş una bir kahve fincanı pudra şekeri ve iki yüz elli gram oda ısısında katı yağ yavaş yavaş yediriliyor. Fındıktan biraz büyük parça alıp yuvarlıyorsun. Isıtılmış fırında hafif pembe oluncaya kadar pişiriyorsun. Sakın fazla pişirme. Tabağa yerleştirmeden önce bir kaseye koyduğun pudra şekerine bula.Mis gibi un kurabiyesi.

          
           .....


              Yukarıda yazdıklarım hayallerim. Belki bundan en az on yıl sonraki hayatımın bir kesiti olabilir. Ama yiyecekler ve tarifler gerçek. Yapıldılar ve fotoğraflandılar.Şi mdilik sadece o bahsi geçen çocukların gelecekteki babaları ve hanımkızların eşleri için…



8 Ocak 2013 Salı

KARDA KIZAK KAYMAK



    Rahmetli babam, çocuk ruhunu  ve ihtiyaçlarını  iyi anlayan bir insandı. Uzun yıllar  önce Cengiz Topel Havaalanının inşasında taşeron olarak çalışırken ben ve benden bir yaş büyük  erkek kardeşim dört ve beş yaşlarındaydık . Sadece bizim sağlıklı bir çocukluk geçirmemiz için İzmit merkezden havaalanına da yakın olan Büyük Derbent’ te taşınmıştık. Bazen, hafta tatilindeyken trenle İzmit merkezde kalan yakınlarımızı ziyarete giderdik. Bu nadir olabilen bir şeydi  , çünkü babam fazla izin kullanamazdı 
.
    Dedim ya babam çocuk ruhundan anlayan adam. Bize, kar yağarsa kızak yapacağını söylemişti. Bir kış günü  nadir olan İzmit ziyaretlerinden birini yapmak için yola çıktık, dedemlerin  evine vardık, biraz sonra hava bozmaya ardından kar yağmaya başladı. Babam bizi yanına alıp, evdekilere de biraz dolaşacağımızı söyledi, annemi dedemlerde bırakıp çıktık evden.













     Akşama dedemlere döndüğümüzde annem  pantolon ve kazaklarımızın sabahkilerden farklı olduğunu görünce hemen anladı. Sevgili ve sonsuz sabırlı babam,  kardan faydalanmamız ,oynayabilmemiz ve tabii ki de bize söz verdiği için ilk trenle doğruca bizi yaşadığımız köye geri götürmüştü. Söz verdiği gibi zaten mesleği olan marangozluk berecisi ile çabucak kızağımızı yaptı,  kardeşim ve ben yoruluncaya kadar kızak kaydık, kar oynadık. Sonra üstümüzü değiştirip tekrar trenle annemin yanına dedemlere geri götürmüştü…

   Bu sabah her yeri bembeyaz ve çocukları kar oynarken görünce hayatımın bu kesitini hatırladım…Bir de küçük bir delikanlıya verdiğim sözü.Melih, eşimin kız kardeşinin oğlu.Ona  kar yağınca kızak alacağıma söz vermiştim.Allahtan ana yollar açık, istediğim gibi olanı da buldum, aldım.Melihler Sapanca’ da yaşıyorlar.O tarafa bu sefer daha çok yağmış, her yer masallardaki gibiydi.

Melih sevindi, ben ondan çok sevindim.Hem verdiğim bir sözü tutmuş oldum, hem yıllar öncesini hatırladım ,mutlu oldum.