26 Mart 2013 Salı

EKMEK YAPIYORUM



        Uzun zamandır , hemen hemen dört yıldır evin ekmeğini kendim yapıyorum.Eskilerde evlerde ekmek mayası ile yapılanlardan değil elbette.Şimdilerde hemen her yerde satılan ekmek makinasında yapıyorum.

       İlk ekmek makinamı bundan dört yıl önceki bir anneler gününde çocuklarım hediye etmişlerdi.Benim nelerle oyalanabileceğimi bilen evlatlar çok iyi seçim yapmışlar.Bu gün de aynı o günkü kadar mutlu oluyorum makinamı gördükçe.Hatta bazen önünde selam duruyorum, bazen de şapkamı çıkarıp hal-hatır soruyorum, o derece yani muhabbetimiz.Aslında ben bütün makinalara aynı muhabbeti duyarım.Bulaşık makinası, çamaşır makinesi, dikiş makinesi düşünsene  bir…Onlar olmadan ne yapardım ben…Konuya dönecek olursak, ekmek makinesine sahip olduğum ilk zamanlar ev ahalisinin tümü aynı evde oluğundan sabah akşam ekmek yapmak gerekiyordu. Çocuklardan büyük olanı iş için, küçüğü de okul için evden ayrılınca ekmek yapma işi daha uzun aralıklarla tekrarlanır oldu.İki üç günde bir yapıyordum . Ben ekmek yemeği sağlık açısından azaltınca şimdi haftada bir – iki taneye düştü…Hatta yaptığım ekmeği ikiye bölüp derin dondurucuda saklıyorum bozulmasın diye…Ama makinem ile muhabbetim devam ediyor. Ekmek yapmayı azaltınca  makinemin başka maharetlerini keşfettim…Meğerse benim cefakar pilav , çorba, güveç de yapıyormuş
.
 
       Hafta sonu gençler eve dönünce ….ekmek yapımı hız kazandı. Makinem coştu. Ben de yeni ekmek reçeteleri geliştirdim. Ekmeğimin içine su,tuz,şeker,zeytinyağı,maya  ve undan başka, susam, zerdeçal,çörek otu,toz zencefil,  keten tohumu da katıyorum.Bazen çekirdekleri çıkarılmış zeytin veya ceviz …Genç adamlar yaptığım ekmeklere bayıldılar.

       Unlarım da beyaz un değil. Meğerse bayıla bayıla bol bol kullandığımız beyaz unlar rafine olduğu için hiç faydalı değilmiş. Beyazlanması için yapılan işlemler değerini yitiriyormuş. Ben de çavdar unu, tam buğday unu,esmer köy ekmeği unu, rüşeym ilaveli un, yulaf unu ve kepeğin kendisini kullanıyorum. Bazen birer ölçek hepsini karıştırıyorum.Aklıma estiği gibi….Ne özgürlük ama…Mis gibi, tertemiz ekmeğimiz her daim elimizin altında.
       Bu pazar evdekilere mis gibi kokulu güzel bir ekmek yaptım , küçük oğul  güveçte kaşar peynirli sucuk pişirdi , en az ekmek kadar lezzetli …Ondan izin almadım ama gizlice tarif edeyim. Sucukları küçük küçük doğradı,güveçe dizdi. Üstüne kaşar dilimleri, onların da üstüne domates dilimleri dizildi.Tuz ve kekik eklendi ve fırında kaşarlar eriyince kadar kaldı.  …Deneyin , hiç pişman olmazsınız.
     
       Evde sıcak ekmek, sucuk ve mis gibi demlenmiş çay kokusu hepimizin  başını  döndürdü. Hepinize, sevdiklerinizle  bir arada olduğunuz mutlu sabah kahvaltıları dilerim.







       

18 Mart 2013 Pazartesi

ATÖLYE TERAPİ KAFE' NİN ÖRNEK İŞ YERİ BELGE TÖRENİ



               Bu sabah uygun zamanda  yola koyuldum. Dün yağan kar serpintilerinden ve buz kesen soğuktan eser yoktu. Soğukça ama pırıltılı güneş ve kuş sesleri ile apartmandan  çıktım. Her şeye rağmen arabaya gidinceye kadar mantomun yakasını şöyle hafiften kapatmak ihtiyacı da hissetmedim değil…Olsun varsın, hava güzel ,keyfim yerindeydi…Sabah saat 10.30 için Atölye Terapi Kafe’ nin sahibi Arzu Hanımla randevulaşmıştık. Oyuncaklarla ilgili bir proje üzerine görüşmek üzere…Arabayı çalıştırdım, beni benden alan bir müzik de başlayınca keyfime diyecek yoktu…

              O kadar keyifle sapağı kaçırınca şehrin bir ucuna kadar yol almam gerekti. Uygun yerden dönüp arabayı park edip gidinceye kadar 5-10 dakika geç kaldım randevuma .Çok önemli değilmiş geç kalmam , çünkü bu gün onların önemli bir konukları varmış. Onlara  da son anda haber vermişler.Arzu Hanım ve çalışanları adına çok mutlu oldum. İzmit Belediyesi Arzu Hanımın açılalı daha bir yıl bile olmayan Atölye Terapi Kafe’ sini  iş yeri açma ve çalışma ruhsat yönetmeliğine uygun olarak yapılan denetimler sonucunda ÖRNEK İŞ YERİ seçmiş Ve bu gün İzmit Belediye Başkanı Sayın Nevzat DOĞAN, Arzu Hanıma bu belgeyi takdim etmek için oradaydı.Bu güzel olaya tesadüfen tanıklık ettiğim için ben de çok sevindim.

              Belge takdiminden sonra Atölye Terapi Kafe’ nin tadı damaklarda kalan profitörünü  yedik ve demli mis gibi çaylarını içtik , Başkanımız sorunları dinledi, çözümler için seçenekler sundu, fotoğraflar çekildi.












          





                 Oyuncak projeleri mi ,  şimdilik daha çalışıyoruz.

12 Mart 2013 Salı

2013 YUMUŞAK, PAMUKLU BEBEK OYUNCAKLARI



         Bunlar farklı olsun istedim.Daha küçük bebekler için …Küçük , yumuşak ,  hafif…Hani şöyle 3-5 aylık bebeklerin ellerinde tutabilecekleri, dikkatlerini çekebilecek ve onlara zarar verebilecek hiçbir şey bulunmayacak üstlerinde. Tam da öyle oldu bu oyuncaklar. Mümkün olduğunca (piyasada artık tam anlamıyla pamuklu kumaş maalesef bulunmuyor…) pamuklu kumaşların en iyilerini seçtim. Onların dikkatlerini çekebilecek renk ve şekilleri belirledim. Göz, düğme v.s. gibi ayrıntıları  belirlemek için boncuk veya düğme yerine nakış çeşitlerini kullandım. Sap işi veya düğüm işini tercih ettim. Bebeğin kavrayabileceği kadar hafif olmasına özen gösterdim.Büyüklükleri de öğle…


        BEYAZ KEDİ YAVRUSU; 27 x 27 santim, en büyüğü bu kedi yavrusu.Ama içi çok dolu olmadığı için çok hafif ve yumuşacık.








                 
                  
                                   KIZIL SAÇLI BEBEK ; 25 x 18 santim boyutlarında




      

  
                          ,


                             MAVİ YUNUS YAVRUSU ; 25 x 7 santim boyutlarında, 


       

 

                          SARI KEDİ YAVRUSU ; 16 x 16 santim boyutlarında,  







                              MOR AYI YAVRUSU ; 17 x 17 santim boyutlarında.





 Hepsi minik hanımlar ve beyler için özenle ve sevgi ile sigara içilmeyen ev atölyemde üretildi bunlar.

7 Mart 2013 Perşembe

SEYREDİLESİ BİR FİLİM- TAŞ MEKTEP



       ‘’  Henüz genç bir öğrenci olan Mehmet ve okul arkadaşları, düşman işgali altına giren Anadolu'nun hali için derinden üzülmekte, dahası oturup bekledikçe düşmana karşı bileylenmektedirler. Eskişehir’in kentinin düştüğü ve ordunun geri çekilmekte olduğu haberi hepsini daha da endişelendirir. Vatanı savunmak için harekete geçmeye kararlıdırlar. Onlar cepheye gidip düşmanla çarpışmak isterken, Güzide öğretmen ise öğrencilerinin savaşa bilfiil katılamayacak kadar küçük yaşta olduklarında ısrar eder. Tevfik yüzbaşı ve Abbas Emmi ise öğrencileri vatan aşkıyla dolu bu karardan döndüremeyeceklerinin farkındadırlar. Dahası bu topraklar üzerinde yaşayan Ermeni ve Rumlar, devletlerin kanlı politikasını bir kenara bırakarak aynı vatanı koruyacaklardır... Mehmet'in Rum kızı Mina'ya olan büyük aşkını ne bu savaş engelleyebilir ne de Tevfik yüzbaşı ile Güzide'nin yüreğine düşen sevdaya kanlı savaş engellenebilir.

        Kayseri Lisesi'nin son sınıfındaki 63 öğrenci 1920-1921 yıllarındaki öğretim döneminde okullarını terk ederler. Tek amaçları Sakarya Meydan Savaşı'na katılıp orduya destek olmaktır. Bu 63 genç nefes, Kurtuluş Savaşı'nın en çetin çatışmalarının yaşandığı günlerde vatanları uğruna şehit olurlar ve Kayseri Lisesi o yıl mezun veremez. Tıpkı memleketin pek çok yerindeki lise gibi.. Dramatik bir savaş filmi olan yapımın yönetmenliğini Altan Dönmez üstlenirken, senaryo ise Hazan Toma'ya ait...’’





      İki gün önce bu filmi seyrettim.Ders gibi bir film  değil ama ders gibi seyredilmeli bence.Özellikle gençler, mutlaka gençler bu filmi seyretmeli..Bu gün yaşadığımız her güzel şey için, o günleri yaşayıp ölenler için hepimizin borcu var.Can borcu nasıl ödenir ki?..

5 Mart 2013 Salı

KIRK YAMA - PATCHWORK - BEBEK YORGANI


         Renklerle oynamak hoşuma gidiyor.Bu yüzden resim yapmayı da çok severim.Ama kumaşlara söz geçirdiğim kadar boya ve fırçalara söz geçiremediğimden, kumaşlarla oynamayı seçtim.

         Çarşıya çıktım, elimde noksan olan renk ve desenlerdeki kumaşları satın aldım.Ev atölyeme kapandım ve tasarım , çizim, renk-desen seçimi süresi başlamış oldu.Bu süreç zevkli ve sancılı geçiyor.Başka bir iş yapsan bile kafanda hep o iş oluyor.Acaba o rengin yanına şu mu daha iyi gider, o çizimin yanına bu bloku mu koysam…Bir müddet kendi kendine tarttışıyorsun…Sonuçtan memnunsam keyfime diyecek yok, yok memnun olmamışsam  tekrar başa dönüyorum. 

        Bu yorganı tasarlarken de aynı aşamalardan geçtik.Hiç başa dönmeden sonuçtan memnun oldum, zaman kazandım.Artık nereye yetişeceksem.Hiçbir yere, sadece kendimle yarışıyorum.




                   


                                           




          İstediğim diğerlerinden biraz daha büyük bir yorgandı.135 x 95 santim olmasını uygun buldum.Önce blokları oluşturdum.Blokların aralarını birleştirirken düz  kumaştan çerçeve yapılırsa , blokun içindeki kompozisyon daha belirgin oluyor.Ben de öyle yaptım…Daha sonra içine koyacağım elyafı ve pamuklu astarını kestim.En alta astarı, araya elyafı en üste de diktiğim kırk yamanın ön yüzünü yaydım.Pembe koton iplikle yorgan lamaya başladım.Ben bu aşamasını da çok seviyorum.Tamamen el dikişi ile yorganlanasını ve en son da etrafının şeridini diktim.Tamamlanmış oldu.Ben çok beğendim, bol bol  fotoğrafını çektim.