10 Ekim 2012 Çarşamba

SEVGİLİ İSTANBUL



                      

       Bu  aralar  fırsat  buldukça  İstanbul’ a  kaçıyorum.  Daha doğrusu sebep  yaratıyorum  her  vesile  ile. Benim  evdeki  genç  adamlar  oraya  yerleşti   ya,  özlemleri  burnumun  ucunu  sızlatınca  bir neden  buluyorum  gitmek  için.  En  son  nedenim  “ temizlik  malzemelerinin yerlerini size  anlatmadım”  oldu.İnandılar mı bilmiyorum,  ama  annelerini  tanıyorlardır. Özlem  söz konusu  olunca …

       Genç  adamların  evlerindeki  işler  şöyle  bir  toparlanıp  ütüler  yapılınca  yol  arkadaşımla  çıktık  evden. Doğruca  Kadıköy  rıhtım,  balonun  altında simit-çay  kahvaltısı. Her şey iyi güzelde, o  mazot  kokusu olmasa… Elbet bir çaresi  vardır,  bulunmalı…Her yer turist  kaynıyor, o  koku  orada  olmamalı.
      Sonra birer jeton  turnikelere atıldı  ve şehir  hatları  vapuruna attık  kendimizi. Pufur  pufur esen rüzgara karşı  yol  almaya  başladık. Ne  tarafa  baksan ayrı  güzel  manzara.Tam  karşımıza  Arap Ülkerinden  geldiği belli  bir karı koca  çift  vardı. Aman  ne  çok  konuştular  anlatamam sana.Habirede fotoğraf  çektiler.
       Eminönü  iskelesinde  vapurdan  indik. Zira  bu  sefer eski  İstanbul’ u  ziyaret edecektim.Yeni Cami’ nin arasındaki taş sokaktan yukarı çıktık ağır ağır.İbadet  eder  gibi  Mahmut paşa  gezildi,  en  ufak  sokağına  kadar. Sonra  Mısır  Çarşısı…Turist  kaynıyor.  Misafirlere  hürmeten  onlara öncelik  verildi , buralar  benim  ya,  her  zaman gelebilirim  ya. Onlar  nede  olsa misafir. Usulca  onları  rahatsız  etmeden bir iki  resim çektim, bu güzel çarşıya   her zaman ki  hayranlığımı duya  duya …





      Susadım  su  içtim,  açıktım  güzel bir  kebapçıda  şöyle  üst katlarda sokakları  üstten gören bir yerde yemek  yedim.  Baktım  vücut  ve  ayaklar artık  yorulmuşlar,  dinlenmek istiyorlar.Dönme  zamanıdır  dedik, çarşının  kalabalığından  şehrin büyük caddelerinin  kalabalığına  geçtik  ve dönüş yolu  buyunca   gördüklerimi  geçirdim gözümün  önünden…Kimbilir  bizlerden  önce  kimler  yaşamıştı bu yerlerde… Ne saltanatlar,  ne  mutluluklar, ne acılar,  ne  aşklar …….

2 yorum:

  1. Özellikle baharatların ve lokumların renklerine bayıldım. Ayrıca çok otantik. Gerçekten söylediğinize katılıyorum. "Kimbilir bizlerden önce kimler yaşamıştı bu yerlerde."

    YanıtlaSil
  2. Evet Leyla,düşünecek olursak ,anlyabilecek olursak...Aslında hepimiz misafiriz bulunduğumuz yerde...

    YanıtlaSil