12 Ekim 2011 Çarşamba

TV 41 MACERASININ BUGÜNÜ.........

         Sabah sevgili eşimin telefonu ile uyandım erkenden...Bana başarılar dilemek için aramış..Akşam onu yolculamıştık,yerine varmış.Mutlu oldum.Şöyle bir düşündüm yataktan kalkmadan, bu gün ne yapılacak, ne işler var,ne yemek yapılacak,kime telefon edilip,nereye mesaj atılacak v.s.Hepsini hatırladım,gözümün önünde sıraya soktum,kalktım kahvaltıyı hazırladım.Evden çıkacak olanı yola koydum,evde çalışacak evlatla önce güzel bir kahvaltı,keyif çayları ucuna eklenen hoş sohpet derken baktım saat bir hayli yol almış.Azıcık telaşlanır gibi oldum.Vazgeçtim.Giyeceğim elbiseyi seçerken Eribe' den telefon geldi.Takdir  ve teşvik dolu herzamanki gibi.Bi de çaktırmadan uyarı.''rahat edeceğin bir şeyler giy,koltuklar deri olabilir,kayarsın,ipekli olmasın giyeceğin ,kalın olmasın terlersin konsantre olamazsın'' gibi.Hepsini kulağıma taktım giysi seçerken.Sonra yayına götürülecek malzemeler seçildi,itina ile çantalara yerleştirildi.Herşey programlandığı gibi yürüyordu,ben de çok rahattım.Sanki sık sık TV ' ye çıkarmışım gibi.Oğlum şaşırdı,'' bu ne rahatlık'' diye.Bilmiyorum neden böyle ama galba '' yaşın''  verdiği hayat deneyimi rahatlığı.Kanala gittiğimde benim gibi çalışmaları olan sevgili Sevim ÖDİK Hanımefendi ile tanıştım.Buna da mutlu oldum.Program sunucusu Semahat Hanım, zaten bizi daha bir rahatlattı hoşsohbeti ile.''Kamera'' dendi ve yayın başladı.İşte orda biraz afalladım gibi oldu.Deminden beri bize bakarak konuşan Semahat Hanım,şimdi kameraya bakarak konuşuyordu.....Ama buna da bir zaman sonra alıştım.Ha sonra ne mi oldu,bant kaydını izlemedim ama zannederim benden kimseye konuşmaya fırsat kalmadı galba.Bandı seyretmeye korkuyorum.......Ne çok söyleyecek sözüm,verecek mesajım varmış yarabbim......İyi olmayan maddelerden yapılan oyuncakların verdiği zararlardan ,üretmenin faydalarına, üreterek mutlu olan kadının çevresini de mutlu ettiğine,teknolojinin nimetlerinden faydalanmanın yararlarından,gençlerle empati kurarak onları anlamanın daha kolaylaştığına falan filan.....Velhasıl,güzel bir deneyimdi.

11 Ekim 2011 Salı

41 TV MACERASI.....

       Bak bugün sana ne anlatacağım.....Bu günlerde ilginç teklifler,haberler alıyorum.
     
       Yazın Dolphin' deki El Emeği Ürünleri Satış Dükkanlarında stand açmıştım.Bir hafta sonu olmalı.Yan tarafta nikah salonu varya,hafta sonu gelen giden daha fazla oluyor.İnsanlar nikaha gelip sırasını bekliyordı.Çok hoş giyimli kibar bir hanım ilerde beklerken,benim stand dikkatini çekmiş olmalı.Geldi ,standı gezdi,tanıştık.TV 41' in program sunucusu Semahat GÜN  Hanımmış.Yaptıklarımı beğendi,kışa programı başladığında bir gün beni davet edeceğini söyledi,gitti.Meğer '' o '' gün gelmiş.Geçen gün beni aradı ve programa davet etti.Çok heyecanlandım,bazı bahaneler uydurmak istedim ama o kadar kibar '' lütfen gelin ve heyecanlanın,çünki ben de heyecanlanıyorum'' dediki reddedemedim.Şimdi yarın pılımı pırtımı toplayıp saat l4' deki programa katılmak üzere makul bir saatte evden çıkıcam.Ne olup biteceğini bilmiyorum.Onları da yarın anlatırım.








     Bunlar da yanımda götüreceğim benim ''pılı-pırtı'' lar.

7 Ekim 2011 Cuma

MİNİK KAPLUMBAĞA YAVRUSU






Bu kaplumbağanın örneğini yazın bir gittiğimde Kerpedeki evde gördüm.Nihanın yurtdışından gelen bir çocukluk oyuncağıymış.İzin istedim ve örneğini yapmak için aldım.Renklerini biraz farklı yaptım.Sonuç beni çok mutlu etti.Hem de elimde yeni bir örneğim oldu.Şimdi Nihan' a aldığımı geri vericem.İsterse bunu da alabilir.Nasıl olsa ben üretmemin tatminini yaşadım.İyiki o gün orda bulundum ve bu sevimli şeye rastladım.Ölçmedim ama aşağı yukarı l5-20 cm kadar.

6 Ekim 2011 Perşembe

ESPİRİLİ MUTFAK ÖNLÜKLERİ





Ben değişikliği çok sevdiğimi farkettim.Hayatımda mümkün oldukça,yapabildiğim kadar değişiklik yapıyorum.Bencileyin değişiklikte bu kadar oluyor işte.....Bu yaz oturdum bu mutfak önlüklerini tasarladım.Bazılarının resmini çekmeye fırsat olmadan satıldılar.Bunlar elimde kalanlar.Şikayetim yok bu durumdan.Elinden gelenler örnek alabilir,gelmeyenlere yardımcı olurum.Bunları yapmak için içinden öğle kuvvetli bir istek geldiki,çok kısa zamanda ortaya çıktılar.Bu kumaşlar,modeller bu amaçla sadece burada ka










llanılmıştır.Hiçbir yerde örneği yok.Çünki bunlar tamamen tasarım.Daha modellerini,kumaşlarını hazırladıklarım dikilmeyi bekliyorlar.Elimdeki siparişler bitince ilk fırsatta döneceğim size sevgili önlüklerim.



ANNE KANGURU VE YAVRUSU



Nereden aklıma geldi bilmiyorum.En son yaptıklarımdan biri de bu anne kanguru ve yavrusu.Bizim memlekette bu hayvancıklar ancak Hayvanat Bahçelerinde görülebilir.Her Haayvanat Bahçesinde de yoktur üstelik.Ben en çok renkli resimli hikaye kitaplarında gördüğümü hatırlıyorum.Bildim bileli çok etkilenmişimdir kangurulardan.Nasıl olmasın, doğurduktan sonra bile karnındaki kesede yaşatmaya devam ediyor yavrusunu.Doğanın onlara verdiği farklı bir görev olmalı diye düşünürüm hep.Ve bu sefer bunu yapmaya karar verdim.Ama çok kolay olmadı.Hele yavruyu tasarlamak ve dikmek ....Bu aşama elde yapılıyor,çünkü makinaya giremiyecek kadar küçük parçalar ....Anne kanguru üşümesin diye bir üstlük yapmaya karar verdim.Lohusa ya,azıcık da süslü olmalı...Bu dantelleri sevgili halam taaaa Avusturalyadan gönderdi.Kısmet burda kullanmakmış.Ama epey afilli oldu,sonucu ben beğendim,senin fikrin ne.









ZİLLİ KÜÇÜK FİLLER




Bunları daha küçükler için tasarladım.Hem de tamamen pamuklu kumaştan diktim ki bebekler ağızlarına falan sokarlarsa zarar görmesin ve yıkaması kolay olsun diye.Kuyruğunun ucunda da minik bir çıngırak var.Elinde salladıkça ses çıkarabilsin diye.Bebekler sese çok duyarlılar.Yumuşacık kaliteli elyaf dolgu malzemesi kullandım.Şidilik iki tane diktim.Ama zannederim bundan çok dikmem gerekecek.










27 Eylül 2011 Salı

ESKİŞEHİR' DE BAYRAM



Eskişehir' in içinden geçen Porsuk Çayı.Eskiye göre çok düzenli ve temiz.İçinde gondolla veya küçük teknelerle gezinti yapabiliyorsunuz.İzmit' in içinden de demir yolu geçer ya ayni öyle.




Odun pazarı evleri ve sokakları.Sanki geçen yüzyıldan ışınlanmış gibiler.Kimilerinde insanlar yaşıyor,kimileri sadece cephe olarak restore edilmiş.Sokakların genişliği çok dikkatimi çekti.Önceden de bu kadar geniş miydi acaba....




Eskişehir' ta tepesine bu şelale yapılmış.Akarsu falan yok insan eliyle  yapılmış,yapay ama bütün şehrin panaromasına hakim.Mutlaka gidilip görülmeli.Bir nefes alınmalı.









Efendimmmmm bu da,adını unuttum şehrin en büyük AVM' sinin giriş kapısı önünde kendisini sevmeleri ve oynamaları için için gelip geçene şirinlik yapan bir Sibirya Kurdu köpek.Masmavi gözleri korkunçtur aslında bu cinsin.Ama bu cinsine ihanet edercesine sevimliydi.Görmeliydiniz.Ne sevdim ama,patisini uzattı uzun zaman oynadık.Ama benim fotoğrafçı o pozu yakalayamamış.Çok yazık.Bir 
bayram ve Eskişehir gezisi böyle geçti dostlar.





VE BAYRAMI YAŞADIK.....





Evet Ramazan Bayramını yaşadık.Uzun zamandan beri dini bayramları ve özel günleri hiç sevmiyorum.Kayıplar çok...Allah rahmet eylesin hepsine.Ama o zamanlarda daha çok özlüyor ve arıyorum.Etrafımdakilere çaktırmıyorum,ama mutsuzluk yüzümden akıyor.Ben de bu durumu kamufle etmek için böyle bayram sofraları hazırlıyorum.Bayramın bütün ritüellerini yerine getirmeye çalışıyorum.Gençler öğrensin diye.Biz de bayram sabahı kahvaltısı önemlidir.Ailecek yenen yemek ve kahvaltılar beni çok mutlu ediyor.Etrafımdakiler de mutlu oluyor,benim asık suratıma ve mutsuzluğuma katlanıyorlar.....Anne tarafım boşnak.Anneannem,annem,yengelerim çok güzel yemek ve börek yaparlardı-yaparlar.Ben pek beceremem ama bayram sabahına özene bezene boşnak böreği yaptım.Gerçi büyüklerinki gibi hamur açmadım ama yufkam da çok güzeldi.Küçük tavla zarı gibi doğranmış soğan patates ve kıyma.Hepsi çiğ.Tuz ve karabiber.Yufkalar güzelce yağlanacak,kıvrılacak ve tepsiye dizilip pişirilecek.Hepsi bu.Yağdan kaçmak yok.Yoksa kösele gibi olur......Nerde kalmıştık,ha bayram ritüelleri diyorduk dimi.Bayramlaşma ve bayram harçlığı önemli.Önce anne baba ile bayramlaşıp yanına oturur,sonra büyük evlat baba ve annenin elini öper annenin yanına oturur.Sonra küçük evlat yine babadan başlayıp,anne ve ağbinin elini öper.Harçlıklar ihmal edilmez.Çok önemli.Ha birde yakın akraba eş dosta giderken şeker-çukulata -lokum götürmek gekekir.Ayrıca yakın küçüklere ufak tefek hediyeler,kapıya bayramlaşmaya gelen hiç tanımadığınız küçüklere şeker ve harçlık veeeeeee davulcu bahşişiiiii Bunlarsın bayram olmaz değil tabi de benim atalardan öğrendiğim ve çocuklarımın yaşamasını istediğim şeyler bunlar.Mesele birarada olmak.....Gönül ne kahve ister ne kahvehane,gönül bir dost ister kahve bahane...

15 AĞUSTOS,KÜÇÜK EVLADIN DOĞUM GÜNÜ

,
Bu yazı avare kasnak gibi geçirdim dedim ya,şimdi sırasıyla olayları ve yaptığım oyuncakları anlatıcam.Aklıma ilk gelen Atacan' ın doğum günü.Bu sene ramazan ayına denk geldi,iftardan sonra kutladık.Kayınvaldem eşimin doğum tarihini '' kara üzüm '' zamanı diye hatırlar.Bende yaşlanır da Atacan' ın doğum günü zamanını unutabiliriz diye masaya mevsim meyveleri koydum.Atalardan öğrendiğim usülde.....Öndeki hurma tabağı da ramazanı hatırlatsın diye.Ne olacağımız belli olmaz..Yaşanacak mutlu ve sağlıklı yılların olsun oğlum.

NASIL GEÇTİ HABERSİZ........

Bu bir özür yazısı olsun en iyisi.Kimden mi,tabiki sevgili bloğumdan ve takipçilerimden.Evet itiraf ediyorum,çok ihmal ettim,boşladım,dalga geçtim,haksızlık ettim,kabul suçluyum.Ama yazmak içimden gelmedi.Birkere nasıl bittiğini anlamadığım bir yaz geldi ve hızla geçti.Nereye gitti o içimizi ısıtan sıcacık güneş.....Ha çok sıcağı da sevenlerden değilimdir aslında.Güneş çok parlak olmalı ama ben gölge ve esintili bir yerde olmalıyım ki o güzel havanın tadını çıkarabileyim.....Gerçekten bu yazdan birşey anlamadım.Belki de insanlar yaşarken yapmak istediklerini yapamayınca geçen zaman yaşanmamış sayılıyor.Keşki böyle bir düzen olsa.Valla inanıyorum ki,etraf çoluk-çocuk dolardı.'' İstediğim gibi yaşayamadım,geçen zamanı hesabıma yazmayın'' diyebileceğimiz bir yer olsa.......Peki ne yaptım bunca zaman.....Dur bi düşüneyim....Bir kere insanlar tanıdım,dostlar edindim,bazılarını sildim ve rahatladım,yüklerimden kurtularak hafifledim,kendimi geliştirdim,benimkinden farklı hayatlar olduğunu öğrendim,bazı şeylere çok şaşırdım,kabullendim,kabullenmeyi öğrendim,büyüdüm,benden gençlerden farklı pencerelerden dünyaya bakmayı öğrendim,ahhhh nerdeyse unutuyordum sabretmeyi öğrendim,hemde nasıl sabretmek,susmayı ve susmanın erdem olduğunu öğrendim,çalıştım,ürettim,sattım,para kazandım,üretmenin ve kazanmanın tadını öğrendim,kendimi sevmeyi öğrendim, en iyi dostumun kendim olduğu öğrendim,kendi ile barışık ve mutlu birinin başkalarını daha iyi anlayabileceğini öğrendim,her durum için empati yaptım ve olayları,insanları böyle daha iyi anlayabileceğimi öğrendim,çizdim, tasarladım,kestim,biçtim,diktim ve hayal gücünün sınırsızlığını öğrendim........Durun ya,geriye dönüp bakınca bu yaz pek öyle tırı-vırı geçmemiş sayılır.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

ARTIK BİR TABELAM DA VAR....

Evet dostlar, artık bir tabelam da var.Benim genç arkadaşım Aylin' in reklamcı arkadaşı TIRTIL Reklamın sahibi Cem benden bir tırtıl oyuncak istedi Aylin aracılığı ile.Oturduk Aylin'in Karagöz İşhanındaki Atölye Hamarat isimli dükkanında önce renklerini belirledik.Cem büyüklüğünü 80 cm istemiş.Bayaca bir süre etüt ettim.Düşündüm,doğayı gözledim,görselleri gezdim ve tırtılı oluşturdum.Karşılık olarak Cem' de bana bu tabelayı yaptı.Çok beğendim.Şimdilik iş ''üç nalla bir ata '' kaldı dükkan açmak için.Hazır tabelamız var işte.....Belli mi olur tabelam hazırken bir dükkan açasım gelir....Ne güzel olur ama değil mi.... Şöyle farklı bir şey olmalı..Herkesinkinden farklı....Oyuncaklara en çok yakışacak saflıkta ve güzellikte bir şeyler de katılabilir belki onlara...Mesela çiçekler,rengarenk el yapımı nesneler,mis kokulu kahveler ve bir iki çeşit kek ve kurabiyeler.Alışverişe gelen misafirler yorgunluklarını giderecek bir kahve molası verirken açlıklarını yatıştıracak kek ve kurabiyelerin tadına bakabilirler.Bu arada oyuncaklarla oynayabilir,çiçeklerin mis kokusunu doyasıya içlerine çekebilir.Ve giderken süslü paketlerle istediklerini alıp gidebilirler....Üfff bütün kabahat gökyüzündeki harika yarım ay,körfez manzarası ,nefis yaz gecesi ve benim hayalden ayakları yere basmayan deli gönlümde....Uslan artık deli gönül,bak gelip geçiyor ömür,uslan artık deli divane gönül.....Aaaa belki belli olmaz,hayali kadar gerçeği de kolay olur.Beni izleme devam edin dostlar.......



BÜSKİVİT YASTIK

Bu yastığı facebook da pasaj com. adresinde gördüm.Yapmaya karar verdim.Ama hiç düşündüğüm gibi olmadı.Doğrusu beni çok uğraştırdı.Konu simetrik bir nesne olunca işin içine matematik giriyor.Bu matemamik ve hesaplama konuları beni sıkar.



Bir yeri hesap ediyorum diğerine uymuyor.Bütün bir gün uğraştım.Fazladan bu yastık yorganlama tekniği ile dikilmesi gerekiyor.Bütün özelliği bu dikişler veriyor çünki.İtinalı olmak gerekiyor.Neticede bitirdim,resmini çektim,pasaja koydum.İlgilenenlerin beğenisine sunuldu.Büskivite benzemiş mi sence.......Aman doğrusu nasıl yazılır bunun,büsküvit mi,büskivit mi,püsküüt mü,yoksa ''püskevit mi''........

27 Haziran 2011 Pazartesi

Ayıcıklı alt açma bezinin yeni fotoğrafları

Kaplumbağa Yastık Hanıma özenen Ayıcık'dan da aynı talep geldi.Kıyamam ben ona.Bunlarda ayıcıklı alt açma bezinin yeni fotğrafları.Nasıl katlandığı hakkında da fikir veriyor.







Bayan kaplumbağadan yeni fotoğraflar





Bayan Kaplumbağa Yastıktan yakınlarda yeni bir tane daha ürettim.Tutturdu benim resimlerimi de çek diye.Çektim, bu sefer yayınla talebi geldi.Baktım kurtuluş yok,bende yayınlıyorum.Laf aramızda,yeni nesil gittikçe güzelleşiyor sanki....Fikriniz...




16 Haziran 2011 Perşembe

SİYAH SAÇLI KIZ BEZ BEBEK






Yine diğerleri gibi ağız dolusu gülen şaşkın bakışlı,siyah saçlı kız bebek bu defa yaptığım.Önce pamuklu kumaştan el,beden,kafa kesip diktim ve elyafla doldurdum.Sonra bacaklarla beraber ayakkabılarını polardan kesip diktim ve doldurdum.Uygun oranlarda bu organları birbirine ekledim.Kafada yüze ve saçlara şekil verip saçlara kurdele bağladım.Önce paçalarına fisto eklediğim alt pantolonunu,sonra arkadan çırtla açılan buluzunu en sonrada fistolu arkadan cırtla açılan jilesini dikkim,giydirdim.Sonunda bu güzel kız ortaya çıktı.İstersen küçük bir kız çocuğuna arkadaşlık eder istersen benim gibi koca bir insana.Ben verdiğimiz değerle herşeyin anlam kazandığına inanıyorum.Onun için bu bebekle çok güzel arkadaşlık edebiliyorum.Belki sen de böyle bir dostluk kurabilirsin.
,



15 Haziran 2011 Çarşamba

MAVİ DENİZDEKİ YUNUSLU ALTAÇMA BEZİ




Bu da KIZLI ALTAÇMA BEZİ ile aynı mantıkta dikilmiştir.Tek farkı erkek bebekler için mavi olması...



KIZLI ALTAÇMA BEZİ





Bu yaptığım,bebeklerin altını değiştirirken annelere yardımcı olacak bir malzeme.Hem hijyen açısından hem de genç annenin sıkışık zamanında tüm gerekli malzemeler elinin altında olması bakımından.Polar kumaşı ince ,desenli ve pamuklu kumaşla astarladım.Atarlı kısma yedek bez v.s. için cepler yaptım.Polar ön yüze üç boyutlu kız resmi aplike edip,saçlarını ve yüzünü şekillendirdim.Ortalama 70x50 cm kadar.Yapmak isteyenler bu tarife göre dikebilirler.Yok ben uğraşamam,beceremem ya da zamanım yok diyenler için yapabilirim.Mail adresim yanda.

14 Mayıs 2011 Cumartesi

LOHUSA ANNE ÖRDEK VE KUNDAKDAKİ BEBEK





Sen sadece insanlar mı lohusa olur zannediyorsun...Öyleyse aldanıyorsun.Bak benim ördek de lohusa.Yavrusu kundağında ve annesinin kucağında.Cıtrlarla annenin kanatlarına tutturulmuş.İstersen sevmek için sana verebilir......Her anne gibi şevkatle sarılıyor yavruya,ama yakın zamanda yaşadığı doğumun şaşkınlığı da var üstünde.''Şaşkın ördek'' işte nolcak... Üstüne süslü geceliğini ve uzun paçalı iç çamaşırını giymeyi ihmal etmemiş ama..Bunu yaparken hep doğadaki anne adaylarını ve yeni doğum yapmış canlıları düşündüm.Zannederim işin özü ayni:bir canlı dünyaya getirmek.Diğer yanlar ayrıntı.Sadece bu sebepten ötürü bile annelerin hepsi ''özel'' dir.Burdan yola çıkarak,benim yaptığım ''LOHUSA ANNE ÖRDEK VE KUNDAKDAKİ BEBEK ÖRDEK '' çok özeldir.Ve özel annelerin özel bebek odalarını süslemek için yapılmıştır.Ve ya nereye isterseniz asabilirsiniz,bulunduğu yere sıcaklık katacağı kesin.